Selin'den İnciler

12 Eylül 2010 Pazar

Babam yüksek sesle konuşma alışkanlığı olan heyecanlı birisidir. Akşam bir konu hakkında ablamla konuşurken sesi yine biraz yüksek çıkınca hepimiz biraz yavaş diyerek uyarmaya hazırlanırken, en esaslı uyarı Selin’den geldi. “Bu hiç hoş diil ama!”

01 Eylül 2010 Çarşamba
Saçlarını katiyen taratmıyor. Sabah kalktığında da saçları darmadağın oluyor ve neredeyse öğlene kadar saçına elletmiyor. Lazımlığında otururken “kızım papaz gibi olmuşsun, bir toka takalım saçlarına ” dedim. Gayet ciddi bir sesle “ben papaz diyiyim, papatyayım. Çiçeyim, yani ben” dedi.

31 Ağustos 2010 Salı
- Anne bu akşam maç vaa mı?
- Evet, kızım. Hem de çok önemli bir maç.
- Beyabey seyedeyim mi?
- Tabii, bebeğim. Çok güzel olur.
- Taman. Ben bi hazıyık yapayım.
- ???
Elindeki oyuncağını bıraktı, yerinden kalktı, basket topunu aldı ve 4-5 kere kapıya asılı potaya attı. Her defasında “baskeeeet!” diye bağırdı. Bana döndü:
-Taman, aatık hazıyım anne!
Galiba havaya girmesi gerekiyordu ama o kadar havaya girdi ki maçı bekleyemeden uyuyuverdi:)

----------------

- Anne, baba işte mi?
- Evet canım.
- Babanın işi neede?
- Üniversitede.
- Naapıyo?
- Ders anlatıyor.
- Ne annatıyo?
- Biraz karışık bir konu tatlım. Büyüdüğünde daha iyi anlayabilirsin.
- Hııı... Anne?
- Evet canım.
- Baba mütiş!

29 Ağustos 2010 Pazar
Pazar kahvaltısını birlikte hazırladık. “Hadi bakalım, koş babayı kaldır” dedim. Bizim odaya koştu ve babasına seslendi “kaavaatı seni bekyiyo baba!”.

16 Ağustos Pazartesi
Denize doğru sohbet ederek yürüyoruz. Bu esnada bir sokak kedisinin site sakinlerince konulmuş plastik kaptan su içtiğini gördü.
- Anne?
- Evet, tatlım!
- Kediyey su içmeyi sebey mi?
- Evet canım su içmeyi severler.
- Peki suda oynamayı sebeyley mi?
- Hayır canım sevmezler.
- Anne?
- Canım!
- O zaman kediyey yüzme biymez ... demek ki!
- ??? !!!!

12 Ağustos 2010 Perşembe
Sabah yeni uykudan kalkmış, lazımlığında oturuyor. Bir süre sonra ayağa kalktı. “Biyaz çiş yaptım ama kakayay daha uyanmamış” dedi.

10 Ağustos 2010 Salı
Kahvaltıya oturduk. Selin yine meyme suyu istedi. Ben de “hepsini bitirme” diyerek verdim. Babasına döndü ve “yine başşadık” dedi.
Sabahları meyve suyunu verirken bir dikişte bitirip sonra kahvaltı sırasında tekrar tekrar istiyor diye yaptığım uyarının ne kadar bayıcı ve nafile olduğunu anlamış oldum böylece:)

07 Ağustos 2010 Cumartesi
Teoman üşütmüş, boğazı ağrıyor. Kahvaltıdan sonra ben biraz uzanacağım deyip yukarı çıktı. Selin de peşinden. 20 dakika sonra Selin aşağıya indi.
- N’oldu tatlım, yatıp uyumadın mı babanla?
- Hayıy, uyumadım, dinyendim biyaz:)
- Baban uyuyor mu?
- Hayıy, uzun dinneniyoy. Baba biyaz hastayanmış.

05 Ağustos 2010 Perşembe
Sabah kahvaltı ediyoruz. Senin kardeşlerin kimler? diye sordum. Hemen “Denis, Yeo” diye sıraladı. “Bu kadar mı, hani yeni doğan kardeşin, Mira mıydı adı?” dedim. “Hayıy, Eyf Mira. Miya aakadaşım, Eyf Miya kaadişim” dedi.

02 Ağustos 2010 Pazartesi
7. Evlilik yıldönümümüzü yazlıkta, balkonda, gayet sade ve fakat gayet rakılı bir şekilde kutladık, çekirdek aile olarak. Selin yaptığım yemeği çok beğenmiş olacak ki yanıma gelip kollarını açtı ve kikirdeyerek boynuma sarıldı. Boynuma bir öpücük kondurup “yemek çok güzey oymuş, teşekküyey anne” dedi. Bana dünyaları verdi.

30 Temmuz 2010 Cuma
Ben: Selincim, semizotu yiyecek misin?
Selin: Ebet anne, yemeğimi bitireyimden sonra:)

29 Temmuz 2010

Lazımlığından kalkmış, donunu çekmeden heyecanla badi badi yürüyüp yanıma geldi. “Anne ben kaka yaptım, hem de çok yaptım” dedi. Elimden tutup lazımlığının başına götürdü. “Anne bak şimdi bu anne kaka, bi de yavyu kaka yaptım” dedi. Ben tam kahkahayı basacakken “bi dakka” deyip yine lazımlığa oturdu. Biraz daha kaka yapıp kalktı ve bana bakıp “bak şimdi de yavyunun aakadaşı gedi” dedi.

28 Temmuz 2010 Çarşamba
Bu aralar bunu kim yaptı, onu kim yaptıya takmış durumda. Sabah kahvaltı ediyoruz. Anne seni kim yaptı diye sordu. Anneannenle Akın deden dedim. Babayı kim yaptı diye sordu. Babaannenle Sina deden dedim. Sonra babası sordu. Peki seni kim yaptı? Cevap: Annemle babam, tabii ki!:)

27 Temmuz 2010 Salı
Sarımsaklı’nın çılgın gürültüsünden sonra bugün Şirinkent’e geçtik. Sitede her zamanki gibi tam bir sessizlik hakim. Akşam yemeği için sahildeki restoya gidiyoruz. Selin pusetinde. Babasıyla bana döndü ve “etyaf çok sessij anne” dedi.

24 Temmuz 2010 Cumartesi
Babasıyla aşağı yukarı oynuyorlar. Bir ara babasının dizlerine oturmuş vaziyette ve yukarıdayken dengesini kaybedip düşer gibi oldu. Babsına muzipçe gülerek baktı ve “ az kalsın düşecektim” dedi.

10 Temmuz 2010 Cumartesi
Son günlerde bizim yatakta yatmaya bayılıyor. Az biraz(!) çılgın uyuduğu için yatağın etrafına minderler koyuyorum. Öğlen uykusundan uyandı ve ayak ucundan aşağıya indi. Yere değil de mindere bastığını fark edince “Aa, bu da ne böyee? Kim seydi (serdi) bunu buyaya anne?” diye sordu ve böylece ilk kez sermek fiilini kullanmış oldu.

09 Temmuz 2010 Cuma
Sabah kahvaltıda sadece biraz su içti. Yaklaşık 45 dakika sonra “Meyve suyu içer misin?” diye sordum. Sevinçle “Eveeet” dedi. Bir dikişte içip bitirdi soğuk meyve suyunu. Bana baktı ve gülümseyerek “Bu çok iyi geydi anne!” dedi.

08 Temmuz 2010 Perşembe
Eline oyuncak merdaneyi ve oyun hamurunu almış, yanıma geldi. “Nasıy hamuy açıcam ööyetiy misin anne?” dedi. Bizim evde hamur açma kelimesi hiç kullanılmaz hele ki merdaneyi hiç kullanmam. Nereden öğrendiğini gerçekten merak ediyorum.

Oyun hamurlarından birinin kapağı açık kalmış. Eline alıp sıkmaya çalıştı ama olmadı. Elime verdi ve “Bu kaskatı oomuş anne, yenisini yapay(l)ım. Vey anne, bunu atmam geyek”dedi. Gitti, çöpe attı, geldi.

Bugün anlaşılan pekiştirme sıfatlarına takmış. Çamaşırları makineden çıkarırken lekeler çıkmış mı diye kontrol ediyorum. Dün yemek lekesi yaptığı, lekelerden deseni görünmeyen bluzunu elime alınca “Ooo, teytemiz oomuş anne” dedi.

07 Temmuz 2010 Çarşamba
Zeynep ve annesi Nes bize geldiler. Birlikte oynadık, oyuncakları paylaşmalarına yardımcı olduk(!). Zeynep’ler giderken “gitmesinyey anne” diye mızıldadı. Akşam babası gelip “Ne yaptınız bugün Zeynep’le” diye sorunca oyuncaklarını gösterip “şunu payaştık baba, bii de şuydakini payaştık baba!” dedi.

Sabah tam Caillou’yu seyrederken elektrikler kesildi. Anlatması zor oldu ama lambaların yanmadığını görünce televizyonu benim kapatmadığıma ikna oldu. Kesinti bir saatten fazla sürdü. Elektrikler geldi, tam kek malzemelerini karıştıracağım, yine gitti. Yanıma geldi ve “anne bugün kek yok gayiba” dedi. “Neden olmasın kızım” dedim. “Fıyında ışık yok, eyektiyik gememiş” dedi.

“Elektrik geeldiii” diye sevinçle seslendim. “Aaa, ne zaman geedi anne, duymadım. Kapı çaamadı” dedi.

04 Temmuz 2010 Pazar
Mutfaktayız. Sessizce buzdolabının kapısını açtı. Bana döndü ve “başaadım anne” diye sevinçle bağırdı. Artık meyme suyunu kendisi alıyor buzdolabından.

03 Temmuz 2010 Cumartesi
Mutfaktayım. Bitmiş bir malzemeyi görünce Hay Allah n’apıcam şimdi diye kendi kendime söyleniyorum. Koşarak yanıma geldi ve “bi fikyim vay anne” dedi. “Öyle mi neymiş acaba” diye sordum. “Hıım, biraz düşüneyim (düşünelim) buyayım (bulalım)” dedi.

02 Temmuz 2010 Cuma
Bizim salondan helikopter ve uçaklar çok net görünüyor. Selin de onları izlemeye bayılıyor. “Seliin gel, uçak geçiyor” dedim. Gayet kendinden emin ve sen nasıl bilmezsin anne ses tonuyla “Bu uçak sesi diyil anne, heyalde helipot” dedi. Gerçekten de benim uçak sandığım şey helikopterdi.

01 Temmuz 2010 Pazar
Sahile gitmek üzere hazırlanıyoruz. "Hadi kızım mayonu giy" dedik. “Ben kumda oynuucam, maalesef denize giymiicem anne” dedi.

22 Haziran 2010 Salı
Bir şey için tutturmuş vaziyetteyken dikkatini dağıtmak için çok sevdiği müzikli oyuncaklarından birinin düğmesine bastım ama çalışmadı. “Selincim bu neden çalışmıyor acaba” diye sordum. “Piyi bitmiştiy” dedi.

10 Haziran 2010 Perşembe
Teoman yorgunluktan perişan, kendini kanapeye atmış gözleri kapalı uyuma modunda uzanıyor, Selin de hemen dibinde tüm zıpırlığıyla kanapenin üzerinde tepiniyordu. Aniden bir “pırrrt” sesi duyduk. Selin babasına döndü ve utangaç bir gülümsemeyle “yanyışık oydu (yanlışlık oldu) baba”dedi:) Teoman kahkaha atarken az kalsın kanapeden düşüyordu:)

Öğlen yemek yiyoruz. Kendi yemeğini bitirip kucağıma gelmek istedi. Kucağımda ayağa kalktı ve yanaklarımı iki elinin arasına alıp “bu benim annemmm” dedi. Bir de üzerine dudaklarıma bir küçük öpücük kondurdu. Tabii dünyalar benim oldu.

06 Haziran 2010 Pazar
Bir şaka yaptı bana. “Çok komiksin Selincim” dedim. “Hayıy, komik diiyim, şakacıyım”dedi.

05 Haziran 2010 Cumartesi
Babasıyla beni sarmaş dolaş görünce “ben de ben de” diyerek koşarak gelip ayaklarımıza sarıldı. Babası da onu kucağına aldı. Hemen boynumuza sarıldı, yanaklarını uzattı, kendini öptürdü, bizi öpüştürdü ve tam o sırada “kucak kayıyoy baba!”dedi.

01 Haziran 2010 Salı
Cepa’da dolu bir torbayla mutlu mutlu kitapçıdan çıktık. “Yemek anne” dedi. “Eve gidelim, yiyelim” dedim. “Yok anne, buuda yiyeyim (yiyelim), çooba içeyim (içelim)”dedi. Yeri kendisi seçti. En kalabalık olan restoydu. Oturduk, çorba seçimini o yaptı. Onca yemek vardı saydım, mantı da varmış dedim, maatı dedi. Siparişi verdik, garson arkasını dönüp giderken “paadon! paadon!” diye seslendi. Bütün müşteriler peşinden ne gelecek merakıyla bize döndüler. En son şaşkın garson da dönüp bakınca patlattı bombayı: “Ayaan, bi ayaan yüffen!”

29 Mayıs 2010 Cumartesi
Haftasonu baba kız yatak keyfi yapıyorlar. Baba daha uyanmamış. Selin, “baba kak, emek emek” deyip duruyor. Babası suratına o da ne demek der gibi bakınca “Mama baba! Mama!”

Selin’in öksürdüğünü duyup yanına gittim ve sordum. -“Tatlım boğazına bir şey mi kaçtı?” Cevap:“Bi tane, ımm .. . yok, biyaz su kaçtı anne”

Akşam Calliou’yu seyrederken aniden yarım bırakıp salondan dışarıya doğru koşar adım giderken babası sordu: Nereye Selin? – Durdu, kanapede oturan babasına baktı “Çiş geydi baba” dedi. Babası “Dur, ben de geleyim” deyince önüne dönüp hızla koşmaya başladı ve “Yok ben kendim gideyim baba” dedi. Koridorda koşarken ardında kendi çişinden ayak izleri bırakıyordu.

28 Mayıs 2010 Cuma
Sabah odasında oynarken cep telefonuma mesaj geldi. Mesaj ve alarm uyarısında aynı müzik çalıyor. Selin müziği duyunca “Şuyup içiim anne” dedi. Selin’e saatli ilaç/şurup vermemiz gerektiğinde cebimin alarmını kuruyorum da:)

Markete alışverişe giderken dünkü güvercini yumurtaların üzerinde otururken gördük. Selin hemen el sallamaya başlayıp "meyama kuşş, senn anne gubeyci, ben Seyin, memunum! (merhaba kuş, sen anne güvercin, ben Selin, memnun oldum) dedi.

Akşam salonda alt alta üst üste oynarken ayakları babasının yüzüne çarptı. Babası “Selin yavaş kızım, canım acıyor” deyince “yaya bandı koy baba” dedi.(Turunç’ta Selin bahçede koşarken düşüp dizini sıyırınca “baba acıdı” diye ağlamaya başlamış, babası da “bir şey olmaz, yara bandı koyarız geçer” diyerek susturmuştu.) Tereciye tere satıyor resmen ...

27 Mayıs 2010 Perşembe
Geçenlerde yangın merdiveninin kenarına koyduğumuz topraklı bir saksının içinde 2 küçük yumurta gördük, yanında da bir güvercin. Selin "bak bi kuş, anne!"dedi. Ben de "evet tatlım,ama farklı bir kuş o, bir güvercin" dedim. Sevinçle bağırdı: "Kıyangı (kırlangıç) giibi!

25 Mayıs 2010 Salı
Sofrayı topluyorum, Teoman yemeğini bitirmeden kalkmış, kanapede Selin'le oynuyor. Seslendim: Teoman bu yemeği yemeyecek misin? Cevap Selin'den geldi: Teôman bu yemeyi yimez. Beni yiyo.

28 Nisan 2010 Çarşamba
Akşam babası "bugün n'aptınız annenle?" diye sorunca başladı anlatmaya. "Anne Patize kuyuuna bas, Patize kok, kaç. Anne şok üzüy, Patizecim paydon de. Patize'yi uzuun uzuun okşa, sev."

Mutfaktayken Pakize'nin kuyruğuna bastım görmeyerek. Pakize korktu ve kaçtı. Ben çok üzüldüm ve Selin'e de örnek olsun diye biraz uzunca bir süre Pakizecim çok özür dilerim, pardon dedim. Pakize'yi uzun uzun okşadım, sevdim.

Olay budur, aynen kızımın anlattığı gibi olmuştur:))

24 Mart 2010 Çarşamba
Üç saat kadar önce sütçümüz geldi. Sütlerin kaynamasını izledik, birlikte. Sıra yoğurt yapmaya gelince, Selin "Anne, süüt uyuy yoğut oyuy? Ebeet! (Anne, süt uyur yoğurt olur? Eveet!)" dedi. Koşarak gardroba gidip sütü sarmaladığımız battaniyeyi aldı ve getirip elime verdi:)

20 Mart 2010 Cumartesi
Üzerine yemek ya da sadece su döksün, hemen "başka piisi buyuz, başka piisi buyuz (kedili bluz)" deyip üstündekini çıkarmaya çalışıyor. Altına kaçırdığında da "başka piisi dôn (kedili don)" demeye başlıyor ve giydirene kadar susmuyor:)
Not: Dondaki 'o' ağız kapalı bir şekilde ve sanki çift şapka varmış gibi aşırı inceltilmiş haliyle söylenmeli.

15 Mart 2010 Pazartesi
Akşam birlikte Meraklı Minik'in Ocak'09 sayısını inceliyoruz. "Bak kızım bu amcalar gece çalışıyorlar,sen uyurken" dedim. "Bana döndü "baba dibi (gibi)" dedi. Selin uyurken babası yan odada çalışıyor da...

13 Mart 2010 Cumartesi
Televizyonda uçak gördü ve “gaga aya (kuş araba)” dedi.

1 yorum:

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails