11 Temmuz 2010 Pazar

Uçtu Uçtu Kim Uçtu?

Ben! Ben! Kısa Belek tatilinde yıllardır yapmayı çok isteyip bir türlü fırsat bulamadığım bir şeyi yaptım ve paraşütle denizin üzerinde gezdim. Evet evet, parasailing yaptım.
Önce bir tekneye biniyorsunuz. Teknede size can yeleği giydirip paraşüte bağlıyorlar. Teknenin arka tarafı minnacıcık bir pist gibi. Tekne hızlanmaya başlıyor ve paraşütün bağlı olduğu halatı yavaş yavaş bırakıyorlar. Siz de yavaş yavaş yükseliyorsunuz.
O günün sabahı ilk önce arkadaşım Aysun ve kızı İpek bindiler ve çok eğlenerek indiler. Ben de Selin’in gündüz uykusunu Teoman’a satınca hadi gidelim dedim. Sahile gidince öğrendik ki teknenin kaptanı rahatsızlanmış. Bir kaç otel ilerideki tekneyi bekledik. Şansıma, bu teknenin kaptanı biraz çılgın biri çıktı. Beni paraşüte bağlar bağlamaz motor son sürat gidip sağa sola manevralar yaptı. Ben tabii bu arada yükseldikçe yükseldim. Hissiyatımı en iyi zevkten havalara uçtum deyimi anlatır herhalde:) Teknede bana eşlik eden Aysun ve İpek ise perişan olmuşlar tabii, bir o yana bir bu yana yatarak. Fotoğrafları da ayakta durabildiği kısacık anlarda Aysuncuğum çekti. Süre bitip aşağıya indiğimde kaptan normalde hiç kimsenin bu kadar yükselmediğini, 180 metreye kadar çıktığımı söyledi (bkz. fotolar). Anlaşılmıyor ama sarı bir nokta olarak görülen şeyin ucunda ben varım.
Çok ama çok zevkli bir şey...Tarifi imkansız bir özgürlük duygusu yaşatıyor insana. Uçuyor olmak bir yana, altınızda şahane bir deniz, önünüzde sonsuzluğu çağrıştıran ufuk çizgisi...
Yeni bir tutkum var artık. Bundan böyle gittiğimiz her yerde, her fırsatta parasailing yapacağım. Ayrıca bütün annelere ve sorumluluklarla boğulan tüm kadınlara özellikle ve hararetle tavsiye ederim. İnsanın hayatında 10 dakikacık olsun hem havada asılı kalıp hem manzara seyredip hem de gerçekten hiç bir şey düşünmemesi kadar güzel bir şey var mıdır? Özgürlük...bu olmasın sakın?

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails