27 Kasım 2008 Perşembe

Uyku mu? O da ne?



Yukarıdaki fotoğraflardan da anlayacağınız üzere uykusu geldi mi her yerde uyuyan kızımın, gayet düzenli ve kesintisiz olan uykuları son iki gecedir bölünmeye başladı. Saat 20.30 gibi yatıp sabah 08.30’da kalkan çocuk aniden huy değiştirdi. Dün yine aynı saatte yatıp 1 saat sonra uyandı ve geceyarısına kadar uyumadı. Gazı vardır diye masaj yaptık, altını doldurmuştur diye tekrar tekrar temizledik, çok susuyor diye su verdik, masal anlattık, ninniler söyledik... I-ıh olmadı, uyumadı. En son yatakta bırakıp salona geçtim ve kalpsiz anneyi oynamaya başladım. Şikayetler (kime ediyorsa artık!) ve sızlanmalar bir 10 dakika daha devam etti ve nihayet ses kesildi. Yorgunluktan baygın vaziyette uyuya kaldı. Bu sabah ta saat 07.00’de uyandı. Kahvaltısını edip saat 10.00’a kadar mutlu mutlu kendi kendine oynadı. Sonra yatağa yatırdım ve tam ‘aa, uyudu ne iyi. Ben de azıcık o uyurken uyuyayım bari’ derken 45 dakika sonra uyandı. Ben daha uyumak için kendimi ikna etmeye başlamamıştım bile. Baktım olmuyor, aldım yanımıza yatırdım. 20 dakika filan biraz benimle, biraz babasıyla oynadı ve ikimizin arasında enine yatarak (kafasını bana, ayaklarını babasına dayayarak) uyuya kaldı. Şimdi gel de hareket bakalım. Öylecene 1, 5- 2 saat kadar bekledik. Uyandı ve normal gündüz rutinimize geri döndük. Hava güzel ve güneşli diye parka gittik. Ama biraz gecikmişiz. Rüzgar kuvvetlenince fazla kalamadık.



Eve dönüp güzelcene öğleden sonra uykusunu uyudu, uyandı, meyvesini yedi, oyun oynadı, annesini çalışırken seyretti ve akşam oldu. Babası eve geldi. Sevinçle kucağına atladı. Yine ama bu sefer babasıyla birlikte oynadı, sonra yemeğini yedi. Yediklerini sindirsin diye bekledik, altını temizledik. Yine aynı saatte yatırdık, bir kaç küçük itirazdan sonra hemen uyudu. Sanmayın ki düzenine kavuştu ve mışıl mışıl uyuyor. Şu anda, ben bu satırları yazarken, salonda oyun halısının üzerinde masal kitabıyla oynuyor ve hiç uyuyacakmış gibi görünmüyor. Uykusu açılmasın diye ışığı kıstım, oyuncaklarını da kaldırdım filan ama, nafile çaba. Şimdiye kadar uykusuzluk çeken bebekler hakkında bir şeyler okumaya hiç ihtiyacım olmadığını görüp seviniyordum ama zaman bu zamanmış. Bakalım yarın akşam ne olacak?
Not: Ben bu mesajı gönderene kadar (yaklaşık 1,5 saat kadar önce) uyudu, neyse ki! Ara ara uyanıp mızıldıyor, illa yanına çağırıyor, biraz okşandıktan sonra yana dönüp baş parmağı ağzında tekrar uykuya dalıyor. Aman, diyeyim!

26 Kasım 2008 Çarşamba

Pravo Kızıma!

Canım kızım pazartesi günü (24 Kasım) 10 ayını doldurdu. Doktoru, her şeyin yolunda olduğunu, iki ayda çok gelişmiş bulduğunu ve bebişimi çok iyi beslediğimi söyledi. Valla ne yalan söyliyeyim, bütün bunlar bana dünyanın en şahane iltifatları gibi geldi. İçimiz rahatlamış vaziyette ayrıldık doktordan.

Meleğim dün ilk defa yemeğinin tamamını kendi kendine yedi. Ben kaşığı doldurup verdim, O da elimden büyük bir hevesle alıp ağzının yolunu bulmaya çalıştı. Uzun zamandır her yemek sırasında bir kaç kere deniyor sonra açlığı ağır bastığından olsa gerek benim devam etmem için kaşığı tekrar bana uzatıyordu. Dün kaşığı kendisi doldurmaya çalışarak ve elbette etrafı batırarak büyük bir zevkle yedi. Resimlerden anlaşıldığı üzere bazen yemek hangi pozisyonlarda kaşıktan dökülüyor acaba? denemeleri de yaptı. Kaşık dik dururken yemeğin pıt pıt dökülüşünü hayretle izledi. Henüz yerçekimi kanunundan bahsetmek için erken olduğunu düşündüm:) Yemeği bitirdiğinde, kendimi hararetle alkışlarken ve ağzım kulaklarımda ‘pravo kızıma!’ (pravoyu duyunca kahkahalarla gülüyor ve iyi bir şey yaptığını anlıyor) diye bağırırken buldum. Dışarıdan görenlere ‘Ay, yazık! Kafayı yedi herhalde’ dedirtecek bir haldeydim. Kızımın da yemeğini bitirdiğindeki gurur ve mutluluğu fotoğraflardan belli sanırım.
Not: Son fotoğraf bugünkü yemeğin sonunda çekildi.

Haftanın Geciken Menüsü

Gecikmemden belli sanırım, bu hafta (ve korkarım önümüzdeki hafta da) bizim için değil yazmak menü düşünmeye bile vaktim olmayacak. O yüzden elime ne gelirse, evde ne varsa en pratiğinden yapıp durumu idare edeceğim. Bayrama kadar kitabı bitirmem gerek ve yüzdüm yüzdüm kuyruğuna geldim gibi. Ama bebişimin menülerini hazırlamaya devam edeceğim tabii.

İşte MuniSe’min bu hafta geciken menüsü:

Pazartesi: Nohutlu Sebze Yemeği – Tarhana Çorbası (Anonim)
Salı: Kıymalı Sebze Yemeği – Yer Elması Çorbası
Çarşamba: Kestaneli Tavuk Yemeği – Sütlü Brokoli Çorbası
Perşembe: Havuç Çorbası - Fırında Domates Soslu Balık (Her ikisi de anonim)
Cuma: Peynirli Sigara Böreği, Yoğurt Soslu Haşlanmış Sebzeler (Anonim)– Kereviz Çorbası
Cumartesi: Kayısılı Tavuk Yemeği – Mercimek Çorbası (Anonim)
Pazar: Sebzeli Köfte – Kabak Çorbası

Tüm bebişlere afiyet olsun!

Daha fazla alternatif olsa iyi olur derseniz bir de şu adrese bakın derim.

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails