25 Haziran 2010 Cuma

Selin'in Kitaplığından...- 19, 20

Bu haftanın ilk kitabı Selin henüz 8-9 aylıkken kitapçıda görüp, bir çırpıda okuyup çok çok beğendiğim ama almak için biraz daha beklemeliyim diyerek kendimi tuttuğum bir kitap. Bu sefer Beyoğlu’nda yürürken ve sırayla bütün kitapçılara uğrarken YKY’ye de uğramadan olmazdı tabii. İçeriye girer girmez doğru çocuk kitaplarının olduğu bölüme yürüdüm. Yanımda duran kadın şaşkınlıkla yüzüme bakınca suratımdaki kocaman gülümsemeyi fark ettim. Kitabı görünce nasıl sevinmişsem artık:) Aynı yüz ifadesi kasada paramı öderken de devam etti. Çünkü yine tüm kitaplardan %25 indirim yaptılar. Bir kaç ay önce Ankara’daki YKY kitapçısına uğradığımda, kalmadığını söylemişlerdi. Kitabı bulamayacağım diye bayağı üzülmüştüm. Neyse ki 3. Baskısını yapmışlar. Eveeet, kitabın adı YAVRU AHTAPOT OLMAK ÇOK ZOR. Sara Şahinkanat’ın küçükken giydirilmesi hiç kolay olmayan oğlu Tan için yazdığı harika bir masal bu. Tabii ki Feridun Oral resimlemiş ve ortaya çok güzel bir kitap çıkmış. Feridun Oral’ın çizimleri üzerine bir şeyler yazmaya gerek yok herhalde:) Sara Şahinkanat’ın öykücülüğü de gerçekten övgüye değer. Gayet sevimli, sade, anlaşılır ve kafiyeli cümleler kullanmış. Kitabın konusuna gelince; küçük Nino her gün giysilerini sekizer delikten geçirmekten bıkmış, yılan balığı olmak isteyen bir ahtapot. Ama bir gün sekiz kolu sayesinde yılan balığının yüzlerce yumurtasını kurtarıyor ve bir anda kahraman oluyor. O günden sonra da ahtapot olduğu için hiç yorulmuyor ve kendiyle gurur duyuyor.
Selin kitabı ilk okuduğumda sekiz kolla giyinmenin ne kadar güç olduğu meselesine taktı. Sonra kitabı bana anlatırken kitapta olmadığı halde Nino’nun giyinirken ağladığını söyledi. Kendisi bazen bluzunun kollarını geçiremediğinde mızmız ağlaması yapıyor da. Bir de Nino’nun kahraman olduğu sayfada çeşit çeşit balık ve tabii yunus resmi var. Kitabı “oku anne yüfen” diye her getirişinde önce o sayfayı açıp uzun uzun inceliyor, sonra bana veriyor ve hemen oracıkta sayfadaki yunus, deniz atı, ahtapot ve balıklarla ilgili başka bir öykü uyduruveriyor. Bence her çocuğun kitaplığında olması gereken bir kitap.
İkinci kitap, Selin’le birlikteyken inceleme gafletinde bulunduğum ve sırf kırmızı bir karınca gördüğü için “ayayım anne” diye ısrar edip aldırdığı YAVRU KARINCA kitabı. Gülsüm Cengiz yazmış ve Gökçe Akgül resimlemiş. Say yayınları da basmış. Kırmızı yavru karıncanın kendisi büyüklüğünde bir ekmek kırıntısını yuvasına taşımasını sağlayan başarma azmini anlatıyor kitap. Resimleyenin resim değil de grafik eğitimi aldığını düşündüm nedense. Karıncaların biraz daha sevimli çizilmesi de mümkün olabilirdi. Aldıktan sonra kapağında 7 yaş ve üstü için tavsiye edildiğini gördüm. O yaş grubu için uygun olabilir tabii ama 2,5 yaşında bir kız için böyle büyük bir gayret hikayesinin biraz fazla kaçabileceğini düşündüm. Selin kırmızı karıncaya bayıldığı için okudum tabii ama epeyce değiştirerek. Bir kaç hafta boyunca da her gece yattığımızda karıncanın hikayesini, içine Selin’in Sina ve Akın dedelerini katarak ve Selin’i parkta Caillou ve kardeşi Rosie ile karşılaştırıp top oynatarak anlattım. Kitabın öyküsünde yaptığım değişiklik ise şöyle: Kırmızı karıncanın ekmek kırıntısı taşıdığını gören anne ve babası çok şaşırırlar ve onu takdir ederler. Ama ona, yiyecek taşımak için henüz çok küçük olduğunu ve vaktini gelişip güçlenmesi, büyümesi için yemeklerini yiyip, uykusunu uyuyarak, çok kitap okuyarak ama en önemlisi bol bol oynayarak geçirmesi gerektiğini söylerler. Küçük karınca da arkadaşlarıyla oynamayı çok istediği halde yorgun olduğunu fark eder, anne babasına büyümeyi bekleyeceğini söyler ve yuvasına gidip mışıl mışıl uyur.

23 Haziran 2010 Çarşamba

Selin'in Kıyafetleri

Esra geçen hafta bir mim göndermiş bana. Bir öncekini cevaplamaya vakit bulamamıştım diye bu seferkini hemen (!) yazdım ve işte aşağıda cevaplarım. Galiba hepimiz az çok birbirine benzer şeyler yazmışız.

1-Nasıl Giydiriyorsunuz?
Özel bir şey yapmıyorum. Giyeceklerini Selin seçiyor. Bazen bir kaç şeyi birlikte giymek istediğinde seçenekleri ikiye indiriyorum. Böyle yapmazsam, mesela dışarısı 35 dereceyken külotunun üzerine, sırf üzerinde Kitty var diye, uzun kollu bir bluz ve mont giymek isteyebiliyor. Ben spor giyindiğim için kızıma da spor kıyafetler alıyorum. Artık giysi alışverişine birlikte gittiğimizden ayakkabı, mont gibi yüklü rakamlar tutan riskli şeyleri mutlaka Selin’e danışarak ve ‘alalım anne’ dediğini duyarak alıyorum. Çünkü dolapta benim alıp geldiğim ve kendisi seçmediği için giymek istemediği giysileri var.

2-Marka mı? Pazar mı? Semt butiği mi? Nerelerden alışveriş yapıyorsunuz?
Marka mağazalardan (Mothercare, Zara) genellikle indirim dönemlerinde bir sonraki yaş için alışveriş yapıyorum. Mont, bot, ayakkabı, cici bici elbiseler, pantalon gibi giysilerde markayı tercih ediyorum. Ama günlük kıyafetlerini Sosyete Pazarı’ndan alıyorum. Selin katiyen önlük kullanmayan ve 11 aylıktan beri ben yiceem, ben içceem diyen bir çocuk ve hiç bir leke çıkarıcı zeytinyağlı fasülye lekesini çıkarmıyor mesela. Hele yazın meyve lekelerinden gına geldi. Bu yüzden bütün günlük kıyafetlerini pazardan veya C&A’dan alıyorum. Bazen ben de Esra gibi organik markaların Markafoni veya Limango'daki ürünlerinden alıyorum. Bir de aile üyelerinin ve bilhassa babaannesinin Brüksel’den aldığı harika şeyler var.

3-Terlik mi? Sandalet mi ?
Selin terlik giymez. En son İstanbul’da bir terlik aldık ama ayağında tutmak için o kadar gayret sarf etti ki, sonunda sıkılıp çıkardı ve yine çıplak ayakla dolaştı. Geçen sene yazın crocs almıştım, çok rahat etti. Kışın da terlik olarak kullandı. Bu sene de aynı şeyi yapacağım, sanırım. Yazın Selin’in ayağında ayakkabı durmaz. Bir yere oturur oturmaz hemen çıkarıveriyor. Geçen sene olduğu gibi bu sene de Gezer’den günlük kullanım için (park, bahçe vs.) keten pabuç aldım. Şimdilerde çok rahat ettiğinden her yere onu giymek istiyor.

4-Haftada 3-5 defa makine döndüren çamaşır canavarlarının cicilerini ütülüyor musunuz?
Evet, ütüleniyor. Haftada bir gün gelen yardımcımız öncelikle Selin’in kıyafetlerini ütülüyor. Tatildeyken penye şort veya askılı bluzlarını ütülemiyorum. Giymesiyle çıkarması arasında yarım saat geçerse ne kadar uzun giydi deyip hayret ediyoruz çünkü.
5-Şapka sorun mu? Nasıl çözüyorsunuz ?
Selin kafasında toka tutmaz ama nedense şapkayı çok seviyor. Hem de öyle çok afilli olanlarını. Bir tane şapka da katiyen yetmiyor. Geçen sene tam dört şapkası vardı. Birini ben örmüştüm. Bu sene de babaannesi iki şapka daha getirince yine dört tane oldu. Doğal olarak denizde de çıkarmıyor şapkasını.

6-Malum deniz mevsimi açıldı? Mayo kullanıyormusunuz? Öneriler?
Evet. Geçen sene genellikle altında bez, üstü çıplak şekilde dolaşmıştı, kumda oynamıştı ama denize girerken mutlaka bikinisini giymek istedi. Beni görüp etkilendi diye düşündük. (Evet evet, bu halimle bikini giymekte ısrar ediyorum, hala...) Ama tek bikiniyle hakikaten zor oldu. Geçen sene, sezon ortasında doğru düzgün bir bikiniyi sadece Zara’da bulabilmiştim. Bu sene de belki bulamam diye, sezon daha başlamamıştı, Joker’den bir İspanya markası olan Pio Mare bikini aldım. Sonra Zara’da Kitty’li mayo bulunca onu da hemen aldım. Joker’den aldığımı iade etmek istedim ama babası “bırak kalsın, bu da çok güzelmiş” dedi. İyi ki iade etmemişim, Zara’dan aldığım birazcık büyük geldi.
Bilmiş kızımın alışverişe dair laflarıyla bitireyim yazıyı. Malum bugün sosyete pazarı günü. Biz de Selin’le, kendime ve babasına günlük kullanım için t-shirt almaya gittik. Alışverişi bitirdim ve “hadi, gidiyoruz meleğim” dedim. Bana “omaj anne!” diye itiraz etti. “Neden?” diye sorduğumda gayet ricacı bir ses tonuyla “babaya buyuz adık, anneye buyuz adık, Seyin’e amadık. Bana da buyuz ayayım anne” dedi:) Kahkahadan dağılmış vaziyette her zaman alışveriş yaptığımız tezgaha yöneldim. İlk defa oldu bu. Benden ona da bir buyuz almamı istedi. Tabii ki bir taneyle kalmadı beğendikleri. En sonunda “iki buyuz ve bi ebise”ye razı ettim. Çıkarken yeni bluzlarının durduğu torbayı ne bana verdi ne de pusetinin arkasına koydurdu. Eve girene kadar da elinden bırakmadı:)

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails