24 Mart 2009 Salı

Her Yiğidin Bir Yoğurt Yiyişi Vardır!

İlk kez 5,5 aylıkken vermeye başlamıştım sebze çorbasını. Havuç ve patatesten oluşan püremsi şeyi ayıla bayıla yediğini görünce çok sevinmiş, yanında da biraz yer mi acaba diye kaşığın ucuyla yoğurt vermiştim. O oldu, uzun bir süre çorbanın yanında yoğurt değil yoğurdun yanında sebze çorbası yedi. Yemekle tanıştığı o ilk günden beri yoğurda olan düşkünlüğü artarak devam ediyor. Öyle ki pek beğenmediği ve hatta ender olarak ta olsa reddettiği yiyecekleri yoğurtla verdiğim takdirde hiç itiraz etmeden yiyor. Brüksel’deyken bu düşkünlük, kaşık kullanma sevdasıyla birleşip “ben yiiceem!” şeklinde tezahür edince bana da bu görüntüleri kaydetmek kaldı.

22 Mart 2009 Pazar

Yeni Oyun Grubunun İlk Buluşması

Dün kızımla, Montessori e-grubu vasıtasıyla kendilerinden haberdar olduğumuz 14-15 aylık bebekleri ve annelerini ağırladık. Mira ve Banu, Doruk ve Güliz ilk gelenlerdi. Ardından sırayla Ada ve Umur, Emre Jr. ve Sibel, Zeynep ve Neslihan, son olarak ta Can ve Sibel geldiler. Güliz ve iki Sibel’in hamilelikleri sırasında tanıştıklarını öğrendik. Ada ve Zeynep ilk kez yaşıtları bebeklerle biraraya geliyorlardı.
Mira, Emre ve Selin ilk oyun grubundan tanışıyorlar. O yüzden birbirlerini pek incelemiyorlar artık. Diğer bebekler ilk kez biraraya geldikleri için önce birbirleriyle bakıştılar uzun uzun.
Ada, bebeklerin en büyüğü ve en erken yürüyeni olarak bir kaç kez evi tanıma turları yaptı. Doruk, heyecanını ve sevincini küçük küçük ısırarak gösteren bir küçük adam. Zeynep, maviş gözleriyle herkesi tek tek inceleyen Mini Girl. Can, önce sessiz, çekingen, biraz alışınca da hemen gülümseyen sevimli bir oğlan. İki bebek dışında hepsi ayaklanmış, pıtır pıtır yürüyorlar. Araları sadece 1 gün olan Can’la Selin’in de eli kulağında.
İlk buluşma olması sebebiyle herkes bebeğiyle yakından ilgilenmek durumundaydı ve uzun süre kimse yiyeceklere el süremedi. Değil çay, suyu bile zor içti anneler. Dört, beş kelimeden uzun hiç bir cümleyi kesintisiz söyleyemedik. Kısa kısa nerede çalışılıyor, nerede oturuluyor, bebeklerin doğum tarihleri, bunu yer, şunu yemez gibi bilgileri “oraya gitme canım, onu verir misin tatlım, gel bebeğim” laflarının arasına serpiştirdik. En kısa zamanda iletişim bilgilerini toplamaya ve tabii ki daha küçük gruplar halinde buluşmaya karar verdik.
Misafirlerimizi uğurlar uğurlamaz artık gözlerini açık tutmakta zorlanan Meleğimle yatağa şööyle bir uzandık. Hemen gözlerimi kapattım. Elini yanağıma koyup okşamaya yeni başlamıştı ki, aniden durdu. Tek gözümü açıp bir baktım...Uyumuş.

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails