28 Mayıs 2010 Cuma

Selin’in Kitaplığından...-15,16

Bu hafta yine iki kitap birden tanıtacağım. Hani geçen hafta yazamadım ya, hak geçmesin. İlk kitap (geçen haftanınki) geçenlerde Bir Dolap Kitap’ta serinin diğer tüm kitaplarıyla birlikte tanıtılan Tülin Kozikoğlu’nun yazıp Banu Taylan’ın resimlediği HİÇ UYKUM GELMEDİ. Ben serinin bütün kitaplarını sırayla almaya karar verdim. Öncelikle bu ve "Bir Çizgi Film Daha - Mali" kitaplarını aldık. Kitapların hem metinleri hem de çizimleri çok başarılı. Metinler çok sade ve akıcı. Çizimler çok hoş, kendine has. Ağırlıklı olarak pastel renk tonları kullanılmış. Ben bilhassa masanın üstünde birikmiş esneyen su bardaklarına bayıldım. Turunç’a giderken yanımıza aldığımız kitaplardan biriydi ve ilk iki gün hem hava hem de mekan değişikliği yüzünden gündüz 3-3,5 saat uyuyan, gece de gözünden uyku akmasına rağmen her tarafından enerji fışkırtarak yatakta dört dönen, çenesi düşmüş zıpır kızıma çok iyi geldi. Kitapların etkisi Selin’de bir kaç gün sonra ortaya çıkar. Genelde uyku ya da uyuma sorunu olmamasına rağmen kitabı elinden düşürmedi. Sanırım çizimler değişik geldi ve kitabın karakteri Ali’yi sevdi. Son olarak en beğendiğim ve kitaplarını en çok satın aldığım yayınevi olan İletişim’in bu alana (çocuk ama küçük çocuk kitapları) el atmasına çok sevindiğimi de özellikle belirteyim.
İkinci kitap bir önceki yazımda bahsettiğim üzere Selin’in resmen soğuk sayılabilecek suya dayanmasını ve hemen orada yeni bir masal yazmasını sağlayan Can Çocuk’tan KARADENİZ’DEKİ YUNUS. Turunç-İzmir gezisi sırasında yani topu topu bir hafta içinde kaç defa okudun bu kitabı diye sormamanızı reca edeceğim, zira kitabı artık ezbere biliyorum. Sevgili Behiç’in (Ak) hem çizip hem de öyküsünü yazdığı bu kitabı, Selin çok ama çok sevdi. Yunuslara olan düşkünlüğünü düşününce bu hiç de şaşırtıcı değil tabii:) Kitabın ne kadar iyi olduğuna gelince...Bu konuda nesnel olamayabilirim. Çünkü oldum olası Behiç’in çizimlerini, karikatürlerini pek beğenirim. Bu kitapla öykücü yönünü de tanımış oldum. Bazı sayfalarda renkler bir hayli koyu. Selin’in ürkeceğini düşünmüştüm ama o bana dönüp “anne gece oydu, şinni kayanlık” dedi:) Kitapta ciddi bir hata olarak gördüğüm tek şey, yunustan yunus balığı diye söz edilmesi. Halbuki aynı fok gibi yunus da balık değil bir memelidir ve tecrübeyle sabit, çocukların diline bir kez balık diye yerleşti mi değiştirmesi çok zor oluyor.

23 Mayıs 2010 Pazar

Turunç-İzmir Seferinden Yeni Döndük!

Nihayet döndük. Nerdeydiniz ki diyeceksiniz, haklısınız. On dakikacık vakit bulup yazamadım, gidiyoruz diye. Hesapta hem (Marmaris)Turunç’tan hem de İzmir’den yazacaktım ama olmadı. Son gün ben de Teoman da dizüstü bilgisayarlarımızı götürmemeye karar verince bütün planlarım suya düştü.
Neyse hemen bir özet geçeyim. Geçen Pazar Teo’nun sunum yapacağı uluslararası yaz okuluna katılmak üzere 3-4 gün kalacağımız Loryma Otel’eTurunç’a gittik. Geç vakit vardığımızdan akşam soğuğudur dedim ama sabah havanın rengini görünce benim de rengim attı. Fena halde rüzgarlı ve yağmurlu iki gün geçirdik. Ben sanki yaz ortasında Antalya’ya gidiyormuşuz gibi Selin için incecik askılı elbiseler, kısacık etekler, şortlar almışım yanıma. Ayağımda kapri pantalonum, terliklerim pek rahatım. Lakin üzerime bir ince hırka dahi almamışım, donmaktayım ve fena halde şaşkınım. İkinci gün hemen Turunç’a inip Meleğime bir kot pantalon, bir mont(umsu şey), kendime de kalın bir hırka aldım. Biri bana 'gün gelir yazlık terliklerinin içine çorap giyersin sonra da kendine kahkahayla gülersin' deseydi 'yok artık!', derdim. Valla çorabı giydim, yok artık da dedim ama maalesef üşümekten ve kendi kendime savıp sövmekten gülemedim.
Son gün öğleden sonra hava açtı, güneş çıktı ve planlanan tekne turu çok güzel geçti hatta denize bile girildi. Biz hariç herkes çok eğlendi. Selin’in ilk tekne gezisi olmasına ve pek eğlenmesine rağmen biz pek eğlenemedik. Bir gün önce babamın kalp spazmı geçirip hastaneye kaldırıldığı haberiyle allak bullak olmuşuz zaten. Ablamlar ‘gelmene gerek yok babam gayet iyi’ diyor, babamın sesi de telefonda çok iyi geliyor ama aklım sürekli orada, hala.
Ertesi gün Turunç’tan Teo’nun katılması gereken uluslararası bir konferans dolayısıyla İzmir’e geçtik. Balçova Termal Otel’de kaldık. Hava İzmir’de daha da soğuktu. Neyse ki yeğenim Yalçın İzmir’de yaşıyor da gelip Selin’le beni aldılar, böylelikle rahatça gezebildik. Yeğenimin evinde Selin, “yat uyu yapayım (yapalım) anne” dedi ama katiyen uyumadı.
Yalçın ve Ece’nin Haziran sonu gibi bir kızları olacak. Biz bebek çeyizine bakarken Selin de Ece’nin çocukluk bebeklerine uyku tulumu giydirmeye çalıştı, sonra da üzerlerini battaniyeyle örtüp gülerek “bak anne bebek uyudu” dedi. (Bugünlerde ne yapsa sanki dünyada ilk kez yapılıyormuş gibi davranıp bak anneyle, dinle anneyle başlayan cümleler kuruyor.) Dönerken gök delinmiş gibi yağan yağmuru görünce acilen bir lastik ayakkabı alıp durumumu biraz daha sağlamlaştırdım. Selin de üzerine döktüğü meyme suyayı (meyve suları) ve yemek lekelerine rağmen sırtında çıkar(a)madığım Turunç montuyla gayet sağlam görünüyordu ama görüntüymüş meğerse. Dün sabah ateşi 38.9’a vurunca derhal ılık su harekatı yaptık. Önceleri ağlar gibi yaparken bir baktık soğuk sayılabilecek suyla oynuyor. Baklayı ağzından çıkardı tabii. "Sen yûnusun sıytına bin, gez. Su soyuk”. Tercümesi, “Selin yunusun sırtına binecek, gezecek. Su soğuk.” Belli ki bir gece önce okuduğumuz kitaptan etkilenmiş. Bu da nereden çıktı diyenlerin cuma günkü kitap tanıtımını beklemelerini rica edeceğim:)
Bu sabah Meleğimin ateşi tamamen düştü. Ankara’ya evimize döndük ve havaalanına iner inmez koyu, ağır bulutların bizden ayrılmak istemediğine kesinkes karar verdik:)
Kaldığımız otellerle ilgili çocukla gidilir mi, gidilirse ne yapılır, ne yedirilir, ne içirilir gibi bilgileri içeren bir yazı yazacağım ama önce İstanbul’a gitmeyi ve babamın iyi olduğunu kendi gözlerimle görmeyi planlıyorum. Söz verdiğim videolu Dolphinarium yazısı da hazır, sırasını bekliyor.

Not: İlk fotoğraf Turunç’ta birlikte çok iyi vakit geçirdiğimiz Zerrin-Sinan Tandoğan çiftine ait.

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails