30 Temmuz 2010 Cuma

Selin’in Kitaplığından...- 22

Takıntılı kadınım ya, bu başlıktaki kitap tanıtımlarını sadece cuma günleri yayınlıyorum ya, tam da bu sebepten 3 haftadır bekliyor bu yazı desem...
Redhouse Kidz’in bastığı, öyküsü Marisa Nunez’e çizimleri Helga Bansch’a ait bu haftanın kitabı ÇİKOLATA, sevimli bir su aygırını anlatıyor. Çikolata isimli bu su aygırı bir gün banyolarını denemek için şehre gider. Önce insanların çıplak olduğu için kendisine baktığını düşünür ve bir mağazaya gidip kıyafetler alır, sonra bir restoranda yemek yer ve banyolara gidip yeni şahsiyetlerle tanışıp sohbet eder. Sonra arkadaşına hediye olarak kitapçıdan bir kitap alır ve o gece bir otelde kalır. Ertesi gün yine yaşadığı yere geri döner. Gölde arkadaşlarıyla çamur banyosu yaparken bunun, dünyanın en güzel banyosu olduğuna karar verirler.
Kitap her şeyden önce farklı çizimleri ve renkleriyle dikkatini çekti Selin’in. Kitaptaki insanlar siyahi yani Afrikalı. Bilhassa kadınlar ve kıyafetleri, Brüksel’de sık sık rastladığım ve kıyafetlerinin renklerine, ahengine hayran olduğum Kongolu, Senegalli kadınları hatırlattı bana. Kitapta kullanılan renkler, karakterler kısacası her şey çok farklıydı ve Selin kitabı ilk kez okumamdan sonra bir süre tek kelime bile etmeden sadece resimlerine bakıp inceledi. Özellikle Çikolata’nın arkadaşı Çitlembik’e kitap seçmeye çalıştığı sayfada çok yakın plan ve sadece gözleriyle kafası çizilmiş siyahi kadına uzuuun uzun baktı ve “yüzü neede anne?” diye sordu. Kitaba alıştıktan sonra yine aynı şey oldu ve kitap defalarca okundu. Çok çok sevdi kitabı ve “anne bu deiişik bir tipak” dedi.
O anda fark ettim ki çocuklarımız da bizim gibi batı kaynaklı kitapları okuyarak ve bu kitaplarda sadece beyaz insanlar görerek büyüyorlar, hadi en fazla çekik gözlü karakterler görüyorlar. Tümüyle beyazlardan oluşan bir kitapta bir tane siyahi veya uzakdoğulu karakter olunca kitaba bir hoşluk katılmış oluyor ve genellikle bu kitaplarda ayrımcılığın kötü bir şey olduğu anlatılıyor ama bu da bir çeşit ayrımcılık sanki. Çünkü bir dolu beyaz çocuğun arasında numunelik bir siyahi veya uzakdoğulu çocuk, tam da bu ayrımcı ve hatta ırkçı algıyı güçlendirici nitelikte. Acaba daha çocuklarımız küçükken bu tarz kitaplarla algıda bir seçicilik mi yaratıyoruz? Onların ayrımcılıkla ilgili hiç bir fikri yokken bu kitaplarla gözlerine mi sokuyoruz? Bunu aşmanın yolu Çikolata gibi kitapların çoğalmasını talep etmek sanırım. Bilhassa bu ülkede annelerin en çok bu tarz kitaplara ihtiyaç duyduğunu düşünüyorum ve buradan Türkiyeli çocuk kitabı yazar ve çizerlerinden, eserlerinde arap, roman, kürt, laz, çerkez, ermeni, rum, yahudi, süryani çocuklarını ve kültürlerini anlatan temalara yer vermelerini istiyor daha doğrusu talep ediyorum.

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails