İki hafta öncesinin en popüler kitabıydı, “KORKMUYORUM! KORKUDAN CESARETE”. Öyle ki tanıtım yazısı yazabilmek için dahi masanın üstüne koyamadım. Her daim yakınlarında olsun istedi Selin. Kitap Tübitak’ın 3-6 yaş arasına hitap eden Erken Çocukluk Kitaplığı’ndan. Nuria Roca yazmış, Rosa Maria Curto resimlemiş ve Ayşe Sarıoğlu çevirmiş. Kitabın sonunda çocukların korkularıyla baş etmesini kolaylaştırmak için çok hoş ve rahatlıkla yapılabilir bazı etkinlikler önerilmiş. Ayrıca bir de anne babalar için gayet faydalı bir kılavuz var.
Kitabı bahar aylarında almıştık ve konusu gereği rafa kaldırmıştık. Çünkü o sıralarda Selin’de herhangi bir şeyden korkma belirtisi yoktu. Durup dururken “korkma kızım” demenin de bir manası olmadığından sırasını bekliyordu. Nihayet bir ay kadar önce neredeyse doğduğundan beri kendi yatağında yatıyor olmasına rağmen (istisnai bazı dönemlerin dışında tabii) aniden yatağında yatmak istememesinin nedenini sorduğumda ya karanlıktan ya kötü rüyalardan ya da seslerden korktuğunu söyleyince, zamanıdır dedim. Havanın gayet güneşli olduğu bir gün kitabı ortaya çıkarttım. Hava durumu nedense bana önemliymiş gibi geldi, hani hava aydınlık olursa gerilmez diye düşündüm, sanırım. Kitabı açtık ve sadece Selin’in korkularını anlatan bölümleri okudum. Sakin sakin dinledi, yerinden kalktı ve odasına yöneldi. O sırada arkasına bile bakmadan “aatık kokmuyoyum anne” dedi. Şaşkın bir vaziyette bakakaldım. Nasıl yani bu kadar çabuk mu? Okuduk ve bitti mi? Haayıııır(mış)! 20 dakika sonra tekrar yanıma geldi ve “anne bii daa okuyayım” dedi. Okudum, yine odasına gitti. Anladım ki kitabı sindirmeye çalışıyor. Neyse uzatmayayım, kitabı diğer sevdiği kitaplar gibi defalarca okutmadı. Arada bir getirip “okuumusun anneciiim?” dedi ama kitabı hep yanında tuttu. Kendi kendine kitabın sayfalarını açıp ve resimlerinden kendi korkularıyla ilgili olan sayfaları bulup uzuun uzun inceledi hatta kendi kendine okuyormuş gibi yaptı. Sonunda karanlık korkusunu aynen kitapta olduğu gibi küçük bir el feneriyle yendi. Gece yatarken matarasının yanına el fenerini bıraktık ve odasına da uykusunu dağıtmayan ama eşyalarını rahatça görebileceği, şu prize takılan lambalardan koyduk. Kitabı okuduğumuzun üçüncü gününde artık korkularından söz etmez oldu. Koridorun ışığını kapalı görüp çok karanlık diye salona geri geldiğinde ne yapması gerektiğini bir iki kez hatırlattık, o kadar.
Çocuğu bir şeylerden korkan –ki bu yaşlarda çocukların korkularının olması son derece doğal, tüm ebeveynlere hararetle tavsiye ederim.
hep aklımda olan ama hala listemde yeralan bu kitabı almanın vakti geldi artık:)
YanıtlaSil