9 Ağustos 2009 Pazar

Ayvalık Günleri 1

Ayvalık’a geldiğimizden beri çektiğim fotoğrafları düzenleyip iki satır da yazı yazıp bloga koymak için uğraşıyorum fakat olmuyor, vakit yetmiyor. Biraz daha hafiflemiş olmakla beraber ev işleri,yemek vs. tüm hızıyla devam ediyor burada da. Selin’i uyutma –ki havanın çok sıcak olduğu günler bir saatten fazla vakit alıyor uykuya dalması, Selin’le oynama filan gibi yaşantımızın olağan halleri de aynen devam. İlaveten bahçe sulama, kuru yaprakları ayırma, bir dolu eşyayla plaja gidip gelme de var. Nihayet okuyabilirim artık diye buraya getirdiğim kitapların hiçbirine bakamadığım gibi, haftalardır okumaya çalıştığım kitabın ayracı da İstanbul’dan beri aynı sayfada takılı kaldı. Velhasıl-ı kelam, ha bugün ha yarın derken günler hızla geçiverdi.Şöyle bir gruplama yaparak özet geçeyim. Tabii ki plaja gittiğimiz ilk günden itibaren hemen kendine arkadaşlar buldu hatta bazıları bayağı büyük abi ve ablalardı. İlk arkadaşı gözlüğü ve şapkasıyla pek bir havalı ve şirin olan Buğra’ydı. Hayranlıkla seyretmekten kumda oynamayı unuttuğu Ayperi ablası, oyuncaklarını pek paylaşamasalar da gördüğünde çok sevindiği temiz titiz Eylül, elele tutuşup yanyana oturduğu, kumda oynarken nerde diye etrafına bakındığı Zeynep ablası, Selin yanaklarını okşamak istedikçe ürküp kaçtığı için bir türlü birlikte oynamayamadıkları kendinden 2,5 ay küçük Derin ve yine kendinden 2 ay küçük esmer bomba Berra ve son olarak Almanca konuştuğu için adını öğrenemediğimiz bir abiyle oynadı. Arada sırada bir kenara çekilip kendi kendine oynadığı, bana veya babasına kumları nasıl döktüğünü gösterdiği de oldu tabii.Burada domateslere elma muamelesi yapıyor ve her sabah ben kahvaltıyı hazırlayana kadar bir küçük domatesi ısıra ısıra yiyor. Kahvaltı sırasında bir elinde illa salatalık olmalı. Plaja gittiğimizde de ağzı yarım saat boş kalmıyor. Mutlaka ya bir-iki küçük armut ya da buranın meşhur sakızlı kurabiyesinden yiyor. Hiç bir ikramı geri çevirmiyor ve eğer çok beğenirse yanlarına gidip bir tane daha istiyor. Bilhassa denizden çıkınca hemen çantasını karıştırıp meyve torbasını buluyor. Küçük pet şişelerden su içmeyi öğrendiğinden beri hedef değiştirdi. Artık kapağını açmaya çalışıyor ama henüz çevirme hareketini tam yapamıyor. Bunu öğrendiği gün bittim ben.Şapka ve güneş gözlüklerine olan yoğun ilgisi, yan komşumuzun köpeği Sütlaç’la olan muhabbeti, kedilerden ve kuşlardan sonra masaya konan sineklere de gel gel yapması, bahçedeki her yeşilliğe, çiçeğe ve dahi böceklere büyülü bir şeye bakıyormuş gibi şaşırması ve tabii denizle olan ilişkisi bir sonraki yazıya.

1 yorum:

  1. Saçları da nasıl uzamış kartanemin...gelin artık,özledikkk :)

    YanıtlaSil

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails