10 Aralık 2010 Cuma

Selin’in Kitaplığından...-28

Benim bu cuma günü takıntım yüzünden kaç tane kitap tanıtımının sırada beklediğini tahmin edemezsiniz. Bugünkü kitap ta haftalardır sırasını bekleyenlerden. Sanırım Selin’in çok bayılmadığı ve benim teklifime nezaketen peki dediği, toplamda iki kez okuduğumuz bir kitap, MUTLU SUAYGIRI. Neden derseniz, iki sebebi var. Biri kitaptan kaynaklanıyor. “Bana suaygırı deme” ifadesi ve bunun çok tekrar edilmesi Selin’i rahatsız etti. Bir de suaygırının özendiği hayvanların “Bunu yapabilir misin? Şunu edebilir misin?” sorularının çokça sorulmasından sıkıldı. Açıkçası okurken ben de çok fazla tekrarlanan suaygırına takıldım. Tamam, tekrarlar küçük çocuklar için gereklidir ve önemlidir ama kitabı okuyanı yoracak kadar fazlası da iyi değildir. Bu biraz da çeviriden kaynaklanıyor gibi geldi bana. İkinci sebep ise daha önce Çikolata adında çok sevimli ve kendiyle barışık başka bir suaygırıyla tanışmış olması. Daha kitabın ilk sayfasında hemen çikolatayı hatırladı ve ben daha kitabı bitirmeden “Çikoyata’yı daha çok sevdim anne!”dedi. Bu başlık altında, genelde Selin’in beğendiği kitapları tanıtmayı tercih ediyorum, fikir verebilmesi açısından. Selin’in arkadaşları tarafından sevilen ama maalesef Selin’in çok hoşlanmadığı bir kitap olarak bu kitaba bir istisna diyebilirim.
Şimdi bütün bu ifadelerden Meleğimin kitabın hiç birşeyini beğenmediğini sanmayın. Çizimleri, renkleri çok sevdi(k). Mesela suaygırları o kadar sevimli, kartal o kadar gerçekçi ki...Bir de çizimlerin zenginliğine örnek olarak verebileceğim, dikkatli bakılınca farkedilen hayvanlar var. Burada da en sevdikleri balıklar, suaygırı hapşurunca gözlerini oğuşturan kuyruksüren, meyvenin üstündeki kurbağa, yavru zürafalar ve zebralar oldu. Beni en şaşırtan şey ise Selin’in zürafa ve zebraları görünce “anne bu suaygıyı Afyika’da yaşıyo gayiba?” diye sormasıydı. Aslında sadece bu soru bile kitabın hedefine ulaştığını gösteriyor olabilir ama bütün bu beğendiği çizimlere rağmen üst üste en az 5 kere okutmayınca ve teklif ettiğimde de “hayıy, onu okumayayım” deyince, beğenmediğine hükmettim.  Belki de bu kitap hakkında Bir Dolap Kitap’ta Yıldıray’ın da yazdığı gibi içeriğini daha iyi anlayacağı yaşlarını beklemem gerek. Richard Edwards’ın yazdığı bu kitabı, Carol Liddiment resimlemiş. T. İş Bankası Kültür Yayınları da basmış. Son bir noktaya daha değineyim. Bu sevimli hayvanın adının nasıl yazılacağı konusunda TDK'nın imla kılavuzuyla (bk.) diğer imla kılavuzları arasında bir fikir birliği yok, maalesef. Bu da Türkçenin bizzat resmi kurumlar tarafından nasıl perişan edildiğinin küçük bir örneği.  

2 yorum:

  1. çiğdemcim bu kitabı biz de sevmedik. ankaraya geldiğimde almıştım, resimleri çok hoşuma gitmişti ama keşke iyice okusaymışım. timsahlı sahne çok ürkütücü geldi mesela bana, bir kere denedik sonra kaldırdık en sonunda da bir kitap bağışı vardı oraya gönderdik. çikolatayı aldık, mutluyuz:))

    YanıtlaSil
  2. Benim de okurken ufaktan baygınlık geçirdiğim bir kitap bu Çiğdemcim.Tekrarlar mı bende bu hissi yarattı diye düşündüm ama Alex Donaldson kitaplarında da çok tekrarlar var ama defalarca okuyoruz.

    YanıtlaSil

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails