Bir CEMİLE çılgınlığı yaşıyor Selin son günlerde. Hani mümkün olsa her gece başka bir Cemile kitabını okuyacağız. Hoş, şimdiye dek 4 kitap etti ya... Bir kere okumayla kalsa iyi, her gece aynı kitabı en az 3 kere okuyoruz. En son okumayı da Selin “Dün sabaah” diye başlayarak yapıyor:) Çeviri (Seda Darcan Çiftçi’ye ait) gayet başarılı olmakla birlikte ziyadesiyle devrik cümleler var ve çoğunu değiştirerek okumak durumunda kalıyorum. Kitap yine bir Belçikalı işi. Orijinali “Camille” olan seriyi Aline de Pétigny yazmış, Nancy Delvaux’da resimlemiş. Belçikalılar bu işi cidden iyi biliyor. Çünkü esaslı bir “bande dessinée (çizgi roman)” okur kitlesi var. Koca koca insanlar, elbette içerikleri kendi yaş gruplarına uygun kitapları ayıla bayıla alıp okuyorlar. Böyle bir kültür oluşmuş ülkede. Brüksel’e ilk gittiğimde kitapçılarda bu kitaplara ayrılan bölümleri görünce çok şaşırmıştım. Dolayısıyla bu tür başarılı serilerin Belçikalıların elinden çıkmasına şaşırmamak gerek.
Aslında ben bu tarz çocuk kitaplarından hiç haz etmem. Bir de yayınevinin kapağına neden koyma gereği duyduğunu bir türlü anlamadığım ve beni huylandıran ‘karakter eğitimi’ vurgusunu görünce uzun zaman uzak durdum bu seriden. Fakat geçenlerde her İstanbul’a gidişimizde evin kalabalığı ve canlılığı dolayısıyla uyumak istemeyişini hatırlayıp bir deneyelim bakalım dedim ve giderken “Cemile uyumak istemiyor” kitabını aldım. Meğer kızım böyle bir kitap beklermiş. Ankara’ya dönünce İstanbul’da Deniz’in altının değiştirildiğini görüp çişini kakasını söylemekten vazgeçince “çişini altına yapıyor” u aldım. Acayip işe yaradı ve en azından çişini yeniden söylemeye kakasını da belli etmeye başladı. “banyo yapmak istemiyor”u kaç kez okuduğumuzu hatırlamıyorum. Son iki günün yıldızı ise çıkartmalı kitaplardan “kek pişiriyor”. Bu akşam lazımlığında bu kitabı okurken ilettiği özel isteği üzerine yarın birlikte kek yapacağız:) Önümüzdeki günlerde yapacağımız kısa tatile hazırlık olsun diye “yüzmeyi öğreniyor”u da aldım ama henüz okumadık. Tatile gidince okumayı düşünüyorum. Bu yazıyı yazmadan önce Cemile üzerine yazan var mı diye baktım. Sevgili Raife’nin (Polat) çocukluğumda bütün kitaplarını neredeyse onlarca kez okuduğum, o herşeyin idealize edildiği, çizimlerinin kusursuz ve karakterlerin fazlaca “beyaz” olduğu Ayşegül serisine arkadaş geldi diye müjdelediği şu yazısına bir göz atın, derim. Elbette bu seriyi çok beğenenlerin yanı sıra içeriği felaket diyen anneler de var. Ben seriyi fazlacana doğrudan öğretici bulmuş ve pek beğenmemiş olabilirim ama kızım beğendi ve zevkle okuyup okutuyor. Bana da bu noktada susmak düşüyor. Çoğumuz gibi ben de kişiliğini oluşturmaya çalıştığı bu ilk ergenlik döneminde tercihlerine, isteklerine en yüksek düzeyde saygı göstermeye çalışıyorum elimden geldiğince.
çiğdemcim buna çok benzer birşeyler yazacaktım cemileyle ilgili, yattığımdan yazamadım. o karakter eğitimi lafı beni de çok ama çok itti ve seri çok fazla didaktik geldi fakat defne de selin gibi cemileyi çok sevdi. duruma uygun bir kaç kitabını daha alacağım ben de senin gibi
YanıtlaSil