24 Ağustos 2009 Pazartesi

BEÖ Ağaçlar Çiçekler

Ayvalık’ta olduğumuz sürede arada bir mesajlarıma bakarken Montessori grubunda haftanın etkinliği olarak "Ağaçlar ve Çiçekler" başlığını görünce “Aa ne iyi, burada bahçede yaptığımız her şey bu etkinliğin konusu. Tek eksik fotoğraflar”deyip ve bir çok kereler niyetlenip günlerce fotoğraf çekemedim. Çünkü hem bahçede Selin’le su ve çamur içinde kalarak oynamak hem de bunu fotoğraflamak çok zordu.
En sonunda bir gün eşimin anneannesi geldiğinde hadi, dedim “bu sefer bahçede siz oynayın”. Dememe kalmadı, Selin büyük anneannesini elinden tutarak önce girişteki duvar sarmaşığının yanına götürdü ve yaprakları nasıl sevmesi gerektiğini uygulamalı olarak gösterdi. Ardından bahçeye geçtiler. Bu sefer sardunya yapraklarına elledi. Baş ve işaret parmaklarını birbirine sürtmeye çalışarak (ama beceremediğinden sadece dokundurarak) ve kafasını çevirip “bak bak” diyerek yaprağın kadifemsi dokusunu kendince anlatmaya çalıştı.
Bahçedeki ilk oyunlarımız sırasında büyük ağaçlardan ve ağaçların gövdelerinden hafifçe tırstığını fark etmiştim. Kendiliğinden bitiveren her yeni otu, yaprağı, çiçeği hemen fark edip yanına gidiyor ve önce dikkatlice ve azıcık uzaktan bakıp sonra da parmaklarını gezdiriyordu ama agaçlara karşı hep mesafeliydi. Arka bahçedeki çok daha ince gövdeli karabiber ağacı ve zeytin ağaçlarına karşı böyle bir çekinikliği olmamasına rağmen ön bahçedeki ağaçlara, bilhassa palmiye ağacına o güne kadar hiç dokunmamıştı. Anneannesinin sesini duyan eşim bahçeye gelince ve Selin’in çekinikliğini gidermek için ağacı uzun uzun sevince, babasının varlığından destek almış olacak ki ellerini uzatıp bir kaç kez dokundu. Ardından yine cesaret göstererek, bu sefer kendi başına yabani çam ağacına gidip “cici cici” diyerek sevdi. Bu çok önemli bir aşamaydı, çünkü Ayvalık’tan ayrılana kadar her günkü olağan bahçe gezimiz ve sulamalarımız sırasında ağaçların yanına gidip küçük bir kahkahayla dikkatimi çekip onu izlememi sağladı. Sonra da “bak yapabiliyorum” bakışıyla ve kocaman bir gülümsemeyle arada bir suratıma bakıp, ağaçların gövdelerinden elini ayırmamaya çalışarak ve tabii defalarca “a-aç a-aç” diyerek etraflarında dönüp durdu:)
Not: Fotoğrafın sol alt tarafındaki pembe yemişe benzeyen şeyler karabiber taneleridir:)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails