2 Temmuz 2010 Cuma

Selin'in Kitaplığından...- 21

Bu haftanın kitabı annelerin Bay Bay Bezim kitabından tanıdığı Debra Menase/Iidih Wanha ikilisine ait, Çitlembik Yayınları’ndan hem İngilizce hem de Türkçe basılan GÖKKUŞAĞI. Kitabın tanıtım yazısında 2-6 yaş arası çocuklara gökkuşağı aracılığıyla renkleri tanıtmayı amaçladığı belirtilmiş. Öykü sevimli bir kız çocuğunun ağzından anlatılıyor ama sanki birdenbire başlıyor gibi. İlk iki cümle şöyle: Yağmur kesildi ve güneş açtı. Birden gökyüzünde renkli bir şey gözüme çarptı. Ardından gelen cümlede de renkli bir kuşağın gökyüzünün bir ucunu diğer ucuna bağladığını söylüyor küçük kız. Gökyüzünün hangi ucu başka hangi ucuna bağlanır bir gökkuşağıyla, pek anlamadım doğrusu. Sonraki sayfada da gökkuşağının üzerinde koşmak istediğini ama başını sonunu bulamadığını söylüyor. Biz çocukken gökkuşağının üzerinde değil altında koşmak isterdik hatta altından geçmek istediğimiz bir kemer gibi görürdük. Hoş, ben hala öyle görüyorum ya:) Sonrasında gökkuşağı kaybolurken renkleri hatırlamak için bazı şeylere(!) benzetiyor. Elma, gökyüzü, güneş ve çimen örnekleri gayet yerinde ama elindeki lolipop ve üzerindeki tişört örnekleri pek hoşuma gitmedi. Mesela turuncu için bir balık, mor için bir menekşe örnek verilebilirdi. Kitap gayet esprili bitiyor. Çizimler güzel, renkler canlı. Sadece küçük kız hem kitabın kimlere adandığını belirten hem de en son sayfada yer alan çizimde biraz gülümsüyor olsaymış daha güzel olurmuş.
Selin’e bu kitabı ilk defa deniz kenarında (geçen hafta beş günlüğüne Belek’teydik, ayrıca yazacağım) yakın arkadaşlarımızın kızı, Selin’in pek sevgili İpek ablası okudu. Galiba da 3-4 defa üst üste okundu kitap. Daha sonra odada beraber okuduğumuzda Selin lolipopun ne olduğunu sordu. Evirip çevirip bir şeyler söyledim. Kitabın sonunda da küçük kızın yüzüne bakıp “ne biçim bi kıj bu anne, gümüyo” dedi. Fakat mor için örnek verilen tişörtün üzerindeki gülen kediyi çok sevdi. Bir de küçük kızın rüya gördüğü sayfada gökkuşağının üzerinde duruyormuş gibi çizilen kuşa –ki ben heyecanla “Aa, kuşun orda ne işi var?”dediğimde gayet sakin bir ses tonuyla “bu maatı anne” diyerek beni düzeltti, yelkenliye, uğur böceklerine ve yarısı görünen kediye bayıldı. Hatta kedinin kafasını gösterip “vucudu neede anne” diye sordu. Selin renkleri epey uzun zamandır bildiği için kitabın renkleri öğrenmesine herhangi bir yardımı olmadı. Kitabı o gün okuduktan sonra da bir daha kapağını açmadı. Sanırım beğenmediğinden değil, doğrusu fırsat bulamadı. Selin’in topu topu 5 günlük tatile kendisi için 4, çocuğu için de 8 (yazıyla sekiz) tane kitap taşıyan bir annesi var da...:)

2 yorum:

  1. benim kızımda mı sorun var.kitapları sevemedi.yani bakmıyo yırtıyo
    belki ben ilgilenemiyorum.ama düzeltmem gerek bu durumu

    YanıtlaSil
  2. Sevgili uğurböceği,
    Kızınız kaç yaşında bilmiyorum ama bebekler genellikle dergileri gazeteleri yırtmakla başlayıp zamanla ev içinde kitaba nasıl davranıldığını gözlemleyerek kitaplarla ilişki kurmayı öğreniyorlar. Ben Selin'e ilk kitabını henüz daha 2 haftalıkken okumuştum. O uyuyordu ama ben yine de okuyordum. Öncelikle oturup birlikte okumalısınız. Şu her sayfasında tek bir cümle olan kalın sayfalı kitaplarla başlanabilir mesela. Bir de yan tarafta logosunu gördüğünüz bir dolap kitap blogunda çocuklara okuma alışkanlığı kazandırmak üzerine güzel bir yazı var. Mutlaka okuyun derim:) Kolay gelsin.
    Sevgiler,
    ç.

    YanıtlaSil

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails